Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kınanması gereken | reprehensible adj. | ||
I think it is morally reprehensible to take primates from the wild. Primatların vahşi doğadan alınmasının ahlaki açıdan kınanması gereken bir durum olduğunu düşünüyorum. More Sentences |
||||
General | kınanması gereken | deserving of censure adj. | ||
General | kınanması gereken | blameworthy adj. | ||
General | kınanması gereken | worthy of reprimand adj. | ||
General | kınanması gereken | unhealthy adj. | ||
General | kınanması gereken | heinous adj. | ||
General | kınanması gereken | obnoxious adj. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | en çok kınanması gereken şey | worst n. |
General | ahlaki olarak kınanması gereken | disordered [obsolete] adj. |